- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan: Akın ATASAYAN
17 Temmuz 2019
Yazılanlar yazarın şahsi görüşüdür.
AKP ve MHP ittifakının çatırdamaya başladığını söylemeye gerek var mı bilemiyorum ama, AKP ve MHP'nin önümüzde ki döneme özgü olarak neden bir arada olamayacağını yazmak istiyorum.
2002 yılında kurulan AKP görüntüsünü hatırlayacak olursak özgürlükçü, demokrat, AB hedefleri olan, dine saygılı, daha liberal, köşeli milliyetçiliği reddeden bir profil çizdiğini söyleyebiliriz.
MHP'nin ise milliyetçilik konusunda daha köşeli, daha sivri ve keskin bir profilde olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.
Tamamen yüzde 50 bandını aşmak için kurulan bu ittifakın kavramsal bir duruş anlamında ortak özelliği yoktu.
Ortak oldukları tek nokta milliyetçilik idi ve bu temel üzerinde inşa edildi.
Halbuki 2002 AKP'sinin milliyetçilik anlayışı İslam Dininin izin verdiği ölçüde, Yani dini referanslı bir milliyetçilik idi.
Hatta hatırlayın lütfen... Erdoğan bir konuşmasında MHP'yi kastederek "Sizin milliyetçiliğiniz ayaklarımın altındadır" diyordu.
Lakin, 2016 yılında oluşturulan ittifak da ortaya konulan söylemler ve eylemler tamamen MHP çizgisine çok daha yakın...
Yani AKP; MHP' yi kendine yaklaştırması gerekirken , sert ve köşeli bir milliyetçilik söylemi ile kendisi MHP'ye iltisak etmiş oldu...
15 Temmuz ruhunda, sınır ötesi operasyonlarda, ABD'ye sözüm ona posta koyarken işe yarayan bu keskin köşeli milli söylem, iş seçimlere gelince ters tepti...
MHP'nin keskin ve köşeli milli söylemleri, olağanüstü savaş zamanlarında, sınır ötesi operasyonlarda, 15 Temmuz türü travmatik olaylarda fayda sağlar, bunun dışında ise bir faydası yoktur...
Örnek olarak Mars'dan uzaylı istilası olsa eminin bütün dünya milliyetçiliğini, hemşericiliği, aidiyet hissettiği her ne varsa bir kenara koyup bu düşmana karşı birleşir, çünkü tehdit büyük, aidiyet değişmiştir.
Tıpkı bu örnekte olduğu gibi, varolan düşman üzerinden safları sıklaştırma hamlesi her durumda işe yarar,
MHP'nin popülaritesi tam olarak bundan kaynaklanıyor...
Bunun dışında bilim, teknoloji, kalkınma gibi konularla beraber en önemlisi demokrasi konusunda topluma sundukları hiçbir şey yok...
Belki de vardır...
Ancak görünen ve toplumda algılanan bu...
Zira Bahçeli'nin; Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı sonrası, takındığı tavır, İmamoğlu'nun İstanbul'u kazanmasına rağmen tebrik etmeyişi gibi antidemokratik davranışları gibi...
15 Temmuz sonrası oluşan ''milli ve yerli'' rüzgar artık dinmiş, 15 Temmuz unutulmuş, bunun yerini patates, soğan, sivri biber....yani ekonomi almıştır...
Patates, soğan, sivri biber düşmanına karşı da MHP'nin topluma sunduğu ucu sivri milliyetçilik sökmez...
Bu dönemde ortaya konması gereken siyaset, tüm siyasal partiler için, solun ana argümanı olan yokluk, yoksulluk, adalet, hak ve özgürlük olmalıdır...
CHP'nin uzun bir aradan sonra kazandığı başarı, esen milli rüzgarın, yerini ekonomik rüzgara terk etmesidir.
Sonuç olarak; AKP iktidarının devam ettirmek istiyorsa, hemen ve ivedi olarak söylemini değiştirmelidir.
Aksi takdirde daha önce yazmış olduğum bir yazıda söylediğim gibi ''Düşüşü çok sesli olacaktır''...
Selam ve Saygılarımla...
AKP İLE MHP NEDEN OLMAZ?
24 Haziran seçim sonuçlarını tekrardan analiz etmeye, mükerrer yazılarla boş bir daire etrafında dönme niyetinde değilim.AKP ve MHP ittifakının çatırdamaya başladığını söylemeye gerek var mı bilemiyorum ama, AKP ve MHP'nin önümüzde ki döneme özgü olarak neden bir arada olamayacağını yazmak istiyorum.
2002 yılında kurulan AKP görüntüsünü hatırlayacak olursak özgürlükçü, demokrat, AB hedefleri olan, dine saygılı, daha liberal, köşeli milliyetçiliği reddeden bir profil çizdiğini söyleyebiliriz.
MHP'nin ise milliyetçilik konusunda daha köşeli, daha sivri ve keskin bir profilde olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.
Tamamen yüzde 50 bandını aşmak için kurulan bu ittifakın kavramsal bir duruş anlamında ortak özelliği yoktu.
Ortak oldukları tek nokta milliyetçilik idi ve bu temel üzerinde inşa edildi.
Halbuki 2002 AKP'sinin milliyetçilik anlayışı İslam Dininin izin verdiği ölçüde, Yani dini referanslı bir milliyetçilik idi.
Hatta hatırlayın lütfen... Erdoğan bir konuşmasında MHP'yi kastederek "Sizin milliyetçiliğiniz ayaklarımın altındadır" diyordu.
Lakin, 2016 yılında oluşturulan ittifak da ortaya konulan söylemler ve eylemler tamamen MHP çizgisine çok daha yakın...
Yani AKP; MHP' yi kendine yaklaştırması gerekirken , sert ve köşeli bir milliyetçilik söylemi ile kendisi MHP'ye iltisak etmiş oldu...
15 Temmuz ruhunda, sınır ötesi operasyonlarda, ABD'ye sözüm ona posta koyarken işe yarayan bu keskin köşeli milli söylem, iş seçimlere gelince ters tepti...
Neden mi?
MHP'nin söylemlerinin iktidar şansı olsaydı bunu, milliyetçilik rüzgarlarının ortalığı kasıp kavurduğu 90'lı yıllarda ülkücü çizginin mimarı olan Türkeş'in Başbakan olmasıyla görürdük...MHP'nin keskin ve köşeli milli söylemleri, olağanüstü savaş zamanlarında, sınır ötesi operasyonlarda, 15 Temmuz türü travmatik olaylarda fayda sağlar, bunun dışında ise bir faydası yoktur...
Örnek olarak Mars'dan uzaylı istilası olsa eminin bütün dünya milliyetçiliğini, hemşericiliği, aidiyet hissettiği her ne varsa bir kenara koyup bu düşmana karşı birleşir, çünkü tehdit büyük, aidiyet değişmiştir.
Tıpkı bu örnekte olduğu gibi, varolan düşman üzerinden safları sıklaştırma hamlesi her durumda işe yarar,
MHP'nin popülaritesi tam olarak bundan kaynaklanıyor...
Bunun dışında bilim, teknoloji, kalkınma gibi konularla beraber en önemlisi demokrasi konusunda topluma sundukları hiçbir şey yok...
Belki de vardır...
Ancak görünen ve toplumda algılanan bu...
Zira Bahçeli'nin; Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı sonrası, takındığı tavır, İmamoğlu'nun İstanbul'u kazanmasına rağmen tebrik etmeyişi gibi antidemokratik davranışları gibi...
15 Temmuz sonrası oluşan ''milli ve yerli'' rüzgar artık dinmiş, 15 Temmuz unutulmuş, bunun yerini patates, soğan, sivri biber....yani ekonomi almıştır...
Patates, soğan, sivri biber düşmanına karşı da MHP'nin topluma sunduğu ucu sivri milliyetçilik sökmez...
Bu dönemde ortaya konması gereken siyaset, tüm siyasal partiler için, solun ana argümanı olan yokluk, yoksulluk, adalet, hak ve özgürlük olmalıdır...
CHP'nin uzun bir aradan sonra kazandığı başarı, esen milli rüzgarın, yerini ekonomik rüzgara terk etmesidir.
Sonuç olarak; AKP iktidarının devam ettirmek istiyorsa, hemen ve ivedi olarak söylemini değiştirmelidir.
Aksi takdirde daha önce yazmış olduğum bir yazıda söylediğim gibi ''Düşüşü çok sesli olacaktır''...
Selam ve Saygılarımla...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder