- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan: Necati Demircan
26 Temmuz 2019
Hatta farkında olmadığımız birçok öğeyide beynimizin altyapısına yerleştiren bir araçtır. Amerikan filmleri gerçekten çok başarılı çekimlere sahip olsada Amerikan Hegemonyasının sarsılmazlığını zihinlere kazımak en önemli işlevidir.
Fark etmeden bazen bilinç altınızda ezilenler olarak gördüğünüz ülkeler ve kişiler sinemayla tam zıttı kişiler haline bile dönüşebilir.
26 Temmuz 2019
Amerikan Sinemasıyla Yaratılan Amerikan Hegemonyası
Hepimiz Amerikan sinemasıyla bir çok Amerikan filmi izleriz. Sinema keyif verici bir aktivite olsa da başkaları için sıradan bir film olmaktan çok öte şeyler ifade etmektedir. Sinema ve televizyon geçmişten bu yana aslında propagandanında bir aracıdır. Algı yönlendirmelerinin yapıldığı bir mecradır. Birçok kişinin kitap okumadığı ve araştırma yapmadığı ülkemizde bile diziler filmler o kadar hayatımızın içindedir ki dizide ölen karakterin cenaze namazı safına bile durabilirsiniz. Birçok kişi hemen ''Biz bunları şu ABD filminde adamların yaptığını görüyoruz'' demesini bile işitebilirsiniz.Hatta farkında olmadığımız birçok öğeyide beynimizin altyapısına yerleştiren bir araçtır. Amerikan filmleri gerçekten çok başarılı çekimlere sahip olsada Amerikan Hegemonyasının sarsılmazlığını zihinlere kazımak en önemli işlevidir.
Fark etmeden bazen bilinç altınızda ezilenler olarak gördüğünüz ülkeler ve kişiler sinemayla tam zıttı kişiler haline bile dönüşebilir.
CIA Herkesi ve Herşeyi Takip Ediyor
Amerikan sinemasıyla yaratılan ilk algı Amerika dünyada her yeri ve herşeyi takip ediyor algısıdır. Amerika eğer herşeyi kontrol edebiliyor olsaydı. Suriye'de Esad'ı devirirdi. Fidel Castroyu defalarca öldürürdü. Venezuela'da kolayca darbe yapabilirdi. Fakat zihinlerimiz Amerikan sinemasıyla uydudan izlenen görüntüler, istediğini öldüren sahnelerle doludur.
Amerikan filmlerde olmayan teknolojiler sanki varmış gibi gösterilerek. Teknolojik üstünlük algısı yaratılır. Einstein bile '' Ön yargıları yıkmak Atomu parçalamaktan daha zordur.'' diyor. Yaratılan ön yargılar en sonunda ABD'nin yıkılmaz, sarsılmaz bir üstünlüğü olduğu algısını yaratıyor.
Amerikan filmlerde olmayan teknolojiler sanki varmış gibi gösterilerek. Teknolojik üstünlük algısı yaratılır. Einstein bile '' Ön yargıları yıkmak Atomu parçalamaktan daha zordur.'' diyor. Yaratılan ön yargılar en sonunda ABD'nin yıkılmaz, sarsılmaz bir üstünlüğü olduğu algısını yaratıyor.
Algılar en sonunda gerçeklikten uzak bir şekilde yıkılmaz tabulara dönüşüyor. ABD yıkılmaz, sarsılmaz ve herşeyi kontrol eden küresel bir güçtür algısı zihinlere yerleşiyor.
Filmlerdeki algı yönlendirmeleri
Genelde Amerikan sinemasında gözümüze çarpan en önemli karakter Müslüman, Ortadoğulu, Asyalı karakterlerdir. Bunlar genellikle dünya pisliğinin birer kopyalarıdır. Filmedeki Diktatör karakterleri bu müslüman, Asyalılar üzerine dikilmiş kaftan gibi oturur. Uyuşturucu işi yapan Asyalı ve Orta Amerikalı ve zencileride bu gruba eklesek yanlış olmaz.
Kısaca filmde öyle anlar gelirki başta ezilen geçmişte Amerikan askerlerince tecavüze uğradığı için savaşan karakter filmin cihatçı, pislik bir karaktere dönüşür. En sonunda bilinciniz takla atar ve içinizden şu ezilen pislik karakteri biri öldürsün demeye başlarsınız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Nutuk Dergisi'ne aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü Dergi ismi kullanılmadan kesinlikle yayınlanamaz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Nutuk Dergisi'ne aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü Dergi ismi kullanılmadan kesinlikle yayınlanamaz.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder