- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kaynak: Ulusal Kanal.com
30 Temmuz 2019
Ekonomi yazarı Çetin Ünsalan doların düşüşüyle ilgili Ulusal Kanal'a bir yazı yazdı.Doların düşüşe geçtiğini fakat bu düşüşün yangını söndürmeyeceği konusunda uyardı. İlerleyen dönemde çok daha önemli sorunlarla Türkiye'nin boğuşacağını konusunda vurgular gerçekleştirdi.
Ülkedeki ruh hali dolar totoya döndü. Ortada bazı öngörüler, ABD’nin resesyon ve varlık balonu riskiyle, geçici olarak gevşeyince bizim tayfa ‘gördünüz mü bak’ oynamaya başladı. Daha önce yapılan uyarıları bu bahar havasına kapılıp, yerden yere vurup, bunun üzerinden birilerine yaranmaya çalışanların hali çok dramatik.
Öncelikle doların TL karşısında yükselmesinin, yani bizim alım gücümüzün daha da düşmesinin kimseyi mutlu edeceğini sanmıyorum. Sadece elinde dolar olanlar mutlu olabilir ki, yüzde 80’i açlık - yoksulluk sınırı altında gidip gelen bir ülkede, bunların da musluğun başını tutanlar olacağı açık.
Doların kaç TL olduğunu bir kenara bırakın... Son bir yıldır, yani 5 seviyesi aşıldığından beri aynı şeyi anlatmaya çalışıyorum. 5 – 5,60 TL dilimi zaten reel sektör için de, Türkiye ekonomisi adına da çevrilebilir olmaktan çıkıyor.
Bundan sonra doların ne kadar olduğu Kaleci Yaşar gibi, gözünüze güneş kaçıp kaç gol yediğinizle ilgilidir. Yani tamamen zevkinize kalmış. Oysa 5 ve üzeri zaten bize maçı kaybettiriyor. Yani 1-0 yenilene de 3 puan yazmıyorlar.
Fakat büyük bir akıl tutulması içinde meseleyi spor totoya çevirip, işi sulandıranlar bu ülkeye iyilik yapmıyor. Sonbahar itibariyle ödemeler önümüze geldiğinde yine dolar talebi olacak ve böyle bir paramız yok.
Kaç TL olacağını bırakın, gökten para yağmaz ya da dededen kalma bir dolar definesi bulmazsak dolar / TL’nin yükseliş trendinde olacağı açık. Çünkü günün sonunda dolar kaç TL olursa olsun, bizim borç ödemek için, üretim yapımızı değiştirmediğimizden stoklar eriyince imalat yapabilmek için dolara ihtiyacımız olacak.
Ekonominin en basit kuralıdır bu. Bir şey yoksa, fiyatı yükselir.
Yani film biterse, bizim için de bitiyor. Borcumuz ve ödememiz gereken rakamlar ise tüm haşmetiyle ortada duruyor. Aksine dünya ekonomisi hızla resesyona giderken, borçlu olduğumuz yapının darbe görmesi, bizi alacağını tahsil noktasında daha çok sıkıştıracak anlamına gelir.
30 Temmuz 2019
Ekonomi yazarı Çetin Ünsalan doların düşüşüyle ilgili Ulusal Kanal'a bir yazı yazdı.Doların düşüşe geçtiğini fakat bu düşüşün yangını söndürmeyeceği konusunda uyardı. İlerleyen dönemde çok daha önemli sorunlarla Türkiye'nin boğuşacağını konusunda vurgular gerçekleştirdi.
Ülkedeki ruh hali dolar totoya döndü. Ortada bazı öngörüler, ABD’nin resesyon ve varlık balonu riskiyle, geçici olarak gevşeyince bizim tayfa ‘gördünüz mü bak’ oynamaya başladı. Daha önce yapılan uyarıları bu bahar havasına kapılıp, yerden yere vurup, bunun üzerinden birilerine yaranmaya çalışanların hali çok dramatik.
Öncelikle doların TL karşısında yükselmesinin, yani bizim alım gücümüzün daha da düşmesinin kimseyi mutlu edeceğini sanmıyorum. Sadece elinde dolar olanlar mutlu olabilir ki, yüzde 80’i açlık - yoksulluk sınırı altında gidip gelen bir ülkede, bunların da musluğun başını tutanlar olacağı açık.
Doların kaç TL olduğunu bir kenara bırakın... Son bir yıldır, yani 5 seviyesi aşıldığından beri aynı şeyi anlatmaya çalışıyorum. 5 – 5,60 TL dilimi zaten reel sektör için de, Türkiye ekonomisi adına da çevrilebilir olmaktan çıkıyor.
Bundan sonra doların ne kadar olduğu Kaleci Yaşar gibi, gözünüze güneş kaçıp kaç gol yediğinizle ilgilidir. Yani tamamen zevkinize kalmış. Oysa 5 ve üzeri zaten bize maçı kaybettiriyor. Yani 1-0 yenilene de 3 puan yazmıyorlar.
Fakat büyük bir akıl tutulması içinde meseleyi spor totoya çevirip, işi sulandıranlar bu ülkeye iyilik yapmıyor. Sonbahar itibariyle ödemeler önümüze geldiğinde yine dolar talebi olacak ve böyle bir paramız yok.
Kaç TL olacağını bırakın, gökten para yağmaz ya da dededen kalma bir dolar definesi bulmazsak dolar / TL’nin yükseliş trendinde olacağı açık. Çünkü günün sonunda dolar kaç TL olursa olsun, bizim borç ödemek için, üretim yapımızı değiştirmediğimizden stoklar eriyince imalat yapabilmek için dolara ihtiyacımız olacak.
Ekonominin en basit kuralıdır bu. Bir şey yoksa, fiyatı yükselir.
Yani film biterse, bizim için de bitiyor. Borcumuz ve ödememiz gereken rakamlar ise tüm haşmetiyle ortada duruyor. Aksine dünya ekonomisi hızla resesyona giderken, borçlu olduğumuz yapının darbe görmesi, bizi alacağını tahsil noktasında daha çok sıkıştıracak anlamına gelir.
Yorumlar
Yorum Gönder