Her Dönem ''Şıh''lar Vardı Hala Var

Yazan: Akın Atasayan 

30 Temmuz 2019

Her Dönem ''Şıh''lar Vardı Hala Var

Bugünkü yazıma tarihten bir alıntı ile örnekleyerek başlamak istiyorum...

Tarih MÖ 1184 Troya Savaşı...

Küçük Asya'yı işgal eden büyük kral Agamemnon ve koloni krallıklarının birleşmiş orduları, Sparta ordusu tarafından kısa zamanlı olarak püskürtülmüştür. Sonrasında ise dahiyane bir askeri taktikle geri çekilmiş görüntüsü vermişlerdir.

Bu görüntünün en güçlü işareti ise Ege sahiline bıraktıkları tahtadan yapılmış bir at heykelidir...

İçinde surlara sızma girişiminde bulunacak askerlerden habersiz olan kral Priam, bu hediyeyi şehre götürme hususunu generallerine değil de dönemin "Şıh"larına danışır...

" Şıh" lar da bu hediyenin tanrılarına bir adak olduğunu ve Yunanlıların pişmanlıklarının bir bedeli karşılığında tanrılar tarafından verildiğini söyleyerek kralı ikna ederler...

Her ne kadar generaller bunun bir tuzak olabileceğini söyleselerde kral generallere itibar etmez ve Şıh'ların dogmatik siyaseti sahnededir...

Sonuç olarak kral Priam, yağmalanan ve yakılan şehrini, öldürülen insanlarını, gözyaşları ile izlemek zorundadır...

Savaş sanatını bilimsel olarak değerlendiren generalleri dinlemek yerine, gerçek olmayan ''Dogmatik öngörü'' sahibi dönemin Şıh'larına itibar eden Kral, hatasının bedelini, hem şehrini hem ailesini hem de kendi canını vererek ödemiştir...

Bu misal bize devletin yönetimini reel bilimsel değerler üzerine kurulması gerektiğini, gözümüze sokarcasına anlatıyor...

Devletin, üzerine politika üretmesi gereken bütün enstrümanları bilimsel olmalıdır...

İktisadi, siyasal, sosyal ve askeri bütün politikalar, bilimsel verilerle belirlenmedikçe devletin güç sahibi olması sadece hayaldir...

Dolayısıyla "Sizin dolarınız varsa, bizim Allahımız var" söylemi, dogmatik söylemlere değer veren halk için, iç siyasette işe yarayabilir...

Lakin dış siyasette, gelişmiş ülkeler nezdinde sadece komiktir ve hiçbir yaptırımı, caydırıcılığı yoktur...

DEVLET TİCARETHANE DEĞİLDİR

Şayet devlet bir ticarethane mantığı ile yönetilirse, yöneticilerinin de tüccar olması kaçınılmazdır...

Ancak devlet, devlet adamları tarafından yönetilmelidir.

İktisadi politikalarda işletme ve ticaret mantığı kabul edilebilir, fakat özellikle yargı, asla devletler arası ticarete ve siyasete karıştırılmamalıdır...

Bu konuda Rahip Brunson desem sanırım yeterli olacaktır...

Sadece ticaret mantığı ile devlet yönetilirse o devlet güçlü değil, yalnızca kukla devlet olur. Tıpkı sokaklarından dolarlar akan Suudi Arabistan gibi...

İşte tam da bu yüzden;

Hamaset satan bir tüccarın alıcısının bol olduğu bir pazar için, söylemlerinin dogmatik olması son derece doğal...

Sistematik bir biçimde insanların bilimsel verilere değil de tamamen dogmatik söylemlere inanmasını sağlayarak pazarın geniş tutulması için de tarikat-cemaatler ve başlarında ki adamların sözleri itibar görmekte...

İtibar görmeleri için de çaba sarfedilmektedir...

Nasıl mı?

Devlet ricalinin ölen bir şeyhin cenazesinde görüntü vermesi, hatta hayatta iken ayağına giderek ziyaret edilmesi kendi açılarından opurtunist bir oy kapma politikasıdır.

Ancak kendilerini izleyen toplum açısından, ziyaret edilen kişinin muteber biri olduğu algısı oluşmakta ve sözleri itibar kazanmakta ve 1000 yıllık dogmalar tekrar tekrar insan davranışlarını ve dolayısıyla devlet bakışını belirlemektedir.

Sözün kısası MÖ ortaya çıkan bu Şıh"lar kılık değiştirmiş hala bilime düşman, devleti güçsüz kılmak ve uluslararası arenada memleketimizin mağlup olması için var güçleri ile çalışmaktadır,

Tıpkı MÖ 1184 yılında olduğu gibi...

Ancak bu tüccarların unuttuğu birşey var...Bu ülkede eğitimli, aydın, medeni dünyaya yüzünü dönmüş azımsanmayacak geniş bir nüfus ''da'' var...

Ve bu nüfus hala aydın...

Selam ve Saygılarımla...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Nutuk Dergisi'ne aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü Dergi ismi kullanılmadan kesinlikle yayınlanamaz.