Korkmayanları Tarih Mutlaka Yazar


YAZAN: Akın Atasayan
24 Temmuz 2019

Korkmayanları Tarih Mutlaka Yazar

Ünlü ABD' aktör Ryan Reynolds'un başrolünü oynadığı '' Yeşil Fener'' filmini izlemişsinizdir.

Yeşil Fener Ordusu olarak adlandırılan barış ve adalet koruyucuları, gizemli bir evrende yüzyıllardır var olan bir birliktir. Düzen koruyucusu bu savaşçı birliğinin her üyesinin süper güçlü bir yüzüğü vardır. Parallax adındaki düşmanları evrendeki güç dengesini bozmaya kalkışınca, tüm evrenin kaderi, yeni asker Hal Jordan’na (Ryan Reynolds) emanet edilir..

Hal, yetenekli ve ukala bir test pilotudur. Yeşil Fenerliler, yüzüğün gücüne inanmayanlara saygı duymazlar. Ancak, Hal'a ihtiyaçları vardır. Kararlı ve iradelidir, ayrıca, diğer Yeşil Fenerli Savaşçılarda olmayan bir şeye sahiptir: insanlık. Eğer Hal Jordan yeni güçlerine bir an önce hakim olmayı öğrenir ve korkularını yenmesi için gereken cesareti gösterebilirse en büyük Yeşil Fenerli savaşçı olacaktır.

Parallax isimli düşmanın ise tek bir besin kaynağı vardır...Korku...

Düşmanının korkusundan beslenen ve düşmanı korktukça daha da büyüyen daha da yenilmez bir güçtür Parallax...

Düşmanı yenmek için elinde bulunan en önemli özellik olan cesaret ise Hal Jordan'da vardır. Korkularını yenerek düşmanının üstüne cesaretle giden Hal, Parallaxın beslenmesine engel olur ve düşmanını alt etmeyi başarır.

Dünyayı yok etmeye çalışan düşman yenilmiş ve dünya kurtulmuştur.(film özeti alıntıdır.)

Tamamen kapitalist bir zemin üzerine oturmuş tek derdi para kazanmak olan Hollywood yapımı bir filmi niye anlattın diye sorabilirsiniz...

Cevap vermeye çalışayım, izlenmesini tavsiye ettiğim için değil...

Korkutmanın, rakibini, düşmanını, karşı tarafta her kim varsa alt etmek için kullanılan devasa bir silah olduğunu anlatmak için...

Hatta ring sporu ile uğraşan herkes, ilk önce rakiplerinin gözlerine korkutmak için bakarlar, çünkü psikolojik bir üstünlük sağlar bu...

Günümüz siyasetinde de iktidar aslında tam olarak bunu yapıyor.Ekonomik olarak vatandaşın alım gücü ibresinin hızla düştüğü, milyonlarca insanın işsiz olduğu, aybaşının zor geldiği bir ortamda hiç kimse konuşamıyor, yazamıyor...

Neden mi ?

Korkudan...

Çünkü yazar, çizer kim varsa, siyasi iktidarın kahredici gücü karşısında son derece temkinli olmayı yeğliyor...

Siyasi iktidarın yanlışlarını söyleyenler önce milli ve dini gerekçeler icat edilerek ötekileştiriliyor, arkasından ''Fetöcü'' diyerek mühürleniyor, sonrasında basın yoluyla pazarlanıp iktidar medyasında alevli tabaklarla ''cahil milletin'' sofrasına yenmek üzere sunuluyor...Özetle toplumun önüne fiziki olmasa da vatan hainliği suçlamasıyla veya imasıyla psikolojik olarak yem diye atılıyor.

Kabul etmek gerekir ki "Vatan Hainliği" denilen bu menfi etiket, son derece ağır ve caydırıcı...

Gerçekleri gören ama korkudan susanlar ise içinden mırıldanıyor sadece...

Tıpkı NTV'de ''Oğuz Haksever'in aslında içinden söylemek istediği, fakat birden şapkanın düşüp kaderin bir cilvesiyle kelinin göründüğü gibi...''

İşte tam bu nedenle siyasi iktidar, korkutup sindirdikleri dışında kalanlar için yeni söylemler bularak sürekli bir düşman arama ve bulduğu düşmanı korkutmak için hamleler peşinde...

Teşbihte hata olmaz... Tıpkı yolda önüne gelene omuz atıp kavga çıkarmak isteyen işsiz sokak zorbası gibi...

Hasılı AKP sadece korku üzerinden siyaset yapıyor...
Yeni parti kurma yoluna giren Ali Babacan hakkında açılan soruşturma da bunun kanıtı...

Korkutmak... Korkutmak...

Korkutulanlar; Korkmayanlar, korkutsunlar ciheti ile yargı, iktidarın değneği gibi kafasını kaldırana bir balyoz gibi iniyor, hem de göstere göstere...

Amaç da bu zaten...Korksunlar, konuşmasınlar....Konuşanlar sadece bizim lehimize, yazanlar sadece bizim lehimize, yazsınlar...Diğerleri sussunlar...Konuşmak istiyorlarsa bizi eleştirmesinler, övsünler...

SETA raporu bunun kanıtıdır...Konuyu dağıtmayalım...Zira SETA raporu apayrı bir konu başlığı...

Peki bu korkutma taktiği, cesur insanlara etki eder mi?

Tabii ki etmez...

Lakin cesur insanlar da korkar, çünkü korku da insanlar içindir, Zira biz korkularını yenenlere cesur insan denir...diye öğrendik...

Korku sadece korkaklara tesir eder...

Cesurlara tesir etmiş olsaydı, korkunun sonuç vereceği bir gerçek olsaydı,

Onlarca İngiliz gemisini boğazın önünde demirlemiş gören İstanbul hükümeti mebusları, korkudan tir tir titrerken ve hatta İngilizlerle işbirliği ve Amerikan mandası önerirken, çakmak çakmak olmuş masmavi gözlerini denize diken ve ''Geldikleri gibi giderler'' diyenler olmazdı...

Mermisi biten neferine; ''Merminiz yoksa süngünüz var...Ya İstiklal...Ya Ölüm..!...'' diyenler olmazdı...

İstanbul hükümetinden ölüm fermanı geldiğinde, üniformasını çıkarıp astıktan sonra dahi bu kutlu mücadeleye devam edenler olmazdı.

Kaburgası kırık halde cepheye koşanlar olmazdı...

Büyük taarruza, bütün ordu ve kolordu komutanları ihtiyatlı davranmak adına karşı çıkarken "Tarih ve torunlarımız karşısında bütün sorumluluk bana aittir" diyen Büyük Atatürk olmazdı...

Sonuç olarak korkmayanları tarih, mutlaka yazar...Zira korkakların tarih yazdığı görülmemiştir...

Selam ve Saygılarımla...

Yazılanlar yazarın şahsi görüşüdür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Nutuk Dergisi'ne aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü Dergi ismi kullanılmadan kesinlikle yayınlanamaz.

Yorumlar