- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yazan: Akın ATASAYAN
15 Temmuz 2019
ÇOCUKLARINIZI DÖVMEYİN
‘’Özellikle oryantalist toplumlarda neden dünyaya yön veren sanatçı ve bilim adamı batıya oranla yok denecek kadar az ‘’diye sordum kendime…
Bilimsel araştırma yapan neredeyse bütün Türk akademisyenler, neden öncelikle batı kaynaklarını tarıyor ve aldıkları kaynakları referans kabul ediyorlar?
Cevabı çok basit; Çünkü bilim batıda yapılıyor…
Biz niye yapamıyoruz?
Bu sorunun o kadar çok cevabı var ki…
Bunun için kafa yoran sosyolog, tarihçi, psikolog , yazar ve çizerler vardır, eminim…
Ben sadece bir tanesine dikkat çekmek istiyorum…
‘’KORKU’’
Öğrendiğim kadarıyla korku, beyin işlevlerini kısıtlayan düşünme yetisini sınırlayan, stres hormonu salgılanmasını sağlayan çok güçlü bir tetikleyici…
Gerekli mi? Tabii ki evet…
Zira korku ve beraberinde oluşan stres olmazsa doğada hayatta kalmak imkansız…
Aslan ile karşılaşan insan da korku ve beraberinde stres oluşmazsa insan aslandan kaçmaz ve ölür.
Bu yüzden korku çok önemli… Ama ‘’Gerektiği’’ kadar…
Fazla korku ve stresin ise beyni, geri dönülmeyen bir hasara uğrattığı ise yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış…
Bütün bunları niye mi anlattım?
Yaşadığınız yılları gözünüzün önüne getirin diye…
Daha çocukluk yıllarımızda terbiye olalım diye babamızdan dayak yedik, korktuk…
Okula gittik, öğretmenimiz ''Öğretmek'' için dayak attı, korktuk…
Kimimiz bir meslek sahibi olmak için işe girdik, ‘’Çırak böyle yetişir’’ diye dayak yedik, yine korktuk…
Askere gittik, bu sefer de çavuş çıktı ortaya, döverek adam edileceğine inanan…
O da dövdü bizi ve biz, yine korktuk…
Kadınlarımız evlendi, kocaları dövdü…
Çocuklarımız oldu, gül misali yeni açan, onları da babaları ve anneleri dövdü…
Hasılı onlar dövdü, biz korktuk…
‘’Dayak cennetten çıkmadır’’ dediler ve kılıf aradılar yaptıkları eziyet ve işkenceye…
Halbuki o atasözünü bile yanlış anlamışlardı bu işkence meraklıları…
Hiç aklı başında biri çıkıp da ‘’Kardeşim cennette dayağın ne işi var, o atasözünün doğrusu dayak cennetten kovulmuş, çıkarılmış, atılmıştır’’ demedi…
Yetiştirdiğimiz çocuklarımızın kimi asker, kimi polis, kimi öğretmen, oldu...Ve onlar da öğrendikleri ''Dayakla insan yetiştirme yöntemini'' kullandılar.
Şimdi soruyorum kendime?
Bütün eğitim ve öğretim hayatı boyunca dayak yemiş, korkmuş, sindirilmiş bir toplumdan dünyaya yön verebilecek, üreten sanatçı ve bilim adamı çıkar mı?
Selam ve Saygılarımla…
15 Temmuz 2019
ÇOCUKLARINIZI DÖVMEYİN
‘’Özellikle oryantalist toplumlarda neden dünyaya yön veren sanatçı ve bilim adamı batıya oranla yok denecek kadar az ‘’diye sordum kendime…
Bilimsel araştırma yapan neredeyse bütün Türk akademisyenler, neden öncelikle batı kaynaklarını tarıyor ve aldıkları kaynakları referans kabul ediyorlar?
Cevabı çok basit; Çünkü bilim batıda yapılıyor…
Biz niye yapamıyoruz?
Bu sorunun o kadar çok cevabı var ki…
Bunun için kafa yoran sosyolog, tarihçi, psikolog , yazar ve çizerler vardır, eminim…
Ben sadece bir tanesine dikkat çekmek istiyorum…
‘’KORKU’’
Öğrendiğim kadarıyla korku, beyin işlevlerini kısıtlayan düşünme yetisini sınırlayan, stres hormonu salgılanmasını sağlayan çok güçlü bir tetikleyici…
Gerekli mi? Tabii ki evet…
Zira korku ve beraberinde oluşan stres olmazsa doğada hayatta kalmak imkansız…
Aslan ile karşılaşan insan da korku ve beraberinde stres oluşmazsa insan aslandan kaçmaz ve ölür.
Bu yüzden korku çok önemli… Ama ‘’Gerektiği’’ kadar…
Fazla korku ve stresin ise beyni, geri dönülmeyen bir hasara uğrattığı ise yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış…
Bütün bunları niye mi anlattım?
Yaşadığınız yılları gözünüzün önüne getirin diye…
Daha çocukluk yıllarımızda terbiye olalım diye babamızdan dayak yedik, korktuk…
Okula gittik, öğretmenimiz ''Öğretmek'' için dayak attı, korktuk…
Kimimiz bir meslek sahibi olmak için işe girdik, ‘’Çırak böyle yetişir’’ diye dayak yedik, yine korktuk…
Askere gittik, bu sefer de çavuş çıktı ortaya, döverek adam edileceğine inanan…
O da dövdü bizi ve biz, yine korktuk…
Kadınlarımız evlendi, kocaları dövdü…
Çocuklarımız oldu, gül misali yeni açan, onları da babaları ve anneleri dövdü…
Hasılı onlar dövdü, biz korktuk…
‘’Dayak cennetten çıkmadır’’ dediler ve kılıf aradılar yaptıkları eziyet ve işkenceye…
Halbuki o atasözünü bile yanlış anlamışlardı bu işkence meraklıları…
Hiç aklı başında biri çıkıp da ‘’Kardeşim cennette dayağın ne işi var, o atasözünün doğrusu dayak cennetten kovulmuş, çıkarılmış, atılmıştır’’ demedi…
Yetiştirdiğimiz çocuklarımızın kimi asker, kimi polis, kimi öğretmen, oldu...Ve onlar da öğrendikleri ''Dayakla insan yetiştirme yöntemini'' kullandılar.
Şimdi soruyorum kendime?
Bütün eğitim ve öğretim hayatı boyunca dayak yemiş, korkmuş, sindirilmiş bir toplumdan dünyaya yön verebilecek, üreten sanatçı ve bilim adamı çıkar mı?
Selam ve Saygılarımla…
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder