KAYYUM YANLIŞTIR, HDP; TÜMDEN KAPATILMALIDIR.


 



 KAYYUM YANLIŞTIR, HDP; TÜMDEN KAPATILMALIDIR.


İçişleri Bakanlığınca Mardin, Van ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atandı, başkanlar görevlerinden uzaklaştırıldı.

Ardından ise karşı çıkanlar, destek olanlar...

*     *     *

HDP'nin ve yönettiği belediyelerin PKK terör örgütü ile ilişkilerini, sağır sultan bile biliyor.Hele ki kirli ilişkileri, çözüm sürecinde ayyuka çıkmıştı.Dağdan gelen teröristlere sarılmalar, ağlaşmalar...

Dolmabahçe'de bakanların yanıbaşında okutulan teröristbaşı bildirileri, gülücükler ile verilen pozlar...

Habur rezaleti esnasında sınırda mutluluk gözyaşları döken vekiller...

Bu kirli ilişkileri gören sözde aydınlar demokrasi vurgusu yapıyor, barış güvercini misali kanat çırpıyor, sevgi pıtırcığı oluyorlardı.

Yandaş medya yapılan rezalete alkış tutuyor, Türk halkını ''Analar artık ağlamayacak, barışmak zorundayız...başka şehitler gelmeyecek'' diyerek ikna etmeye çalışıyordu.

Sonra ne mi oldu?

Cesaretlenen terör örgütü hendekler kazdı, bayraklar dikti, kurtarılmış bölgeler ilan etti...

Ardından ise her normal devlet de olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de buna müsaade etmedi, isyan olarak tanımlanabilecek bu eylemlerin tepesine bir balyoz gibi indi.Yine kan ve şehitlerimiz...

Çözüm süreci aşamasında ki AKP'nin ana argümanı, bu işin güvenlik politikaları ile çözülmeyeceği mutlaka demokratik yolların aşındırılması idi...

Ama anladıkları veya yanlış yorumladıkları ''Demokrasi'' bu işi çözmedi.Tekrardan güvenlik temelli askeri tedbirler ile mücadele başladı.

Peki başarılı oldu mu?

Sanırım evet...

PKK terör örgütünün belinin kırıldığını Demirtaş'ın içeri atılmasından sonra PKK'nın sokak eylemlerini yapamamasından anlayabiliriz.

Eskiden olsa HDP'nin eşgenel başkanı içeri atıldığında Diyarbakır sokakları ateşe verilir, otobüsler yakılır, nümayişin ardı arkası kesilmezdi. Bu eylemlerin kısmi kalması da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin PKK'nın belini ciddi anlamda kırdığı anlamına geliyor.

*     *     *

Gelelim ''Kayyum'' meselesine...

Önce kendi görüşümü net olarak olarak ortaya koyarak siyasal partilerin duruşlarını incelemek istiyorum...

Bana göre Kayyum atamak çözüm de değildir, siyaseten doğru da değildir...

HDP toptan kapatılarak siyaset yapmasına müsaade edilmemelidir... 

Demokrasi kafesine sığınarak, hiçbir siyasal parti terörle işbirliği yapamaz...

Dünyada ki en demokratik devletler dahi kendisinin varlığını tehdit eden hiçbir oluşuma müsaade etmez, gerekirse antidemokratik hamleler yapar tehditi ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa belirler ve uygular.

Ki, kayyum atamak, birilerinin sırf AKP'yi yıpratmak adına söylediği gibi antidemokratik bir hamle değildir.

Demokrasi, bir ülkenin varlığını riske atacak bir enstrumana dönüşür ise onun adı demokrasi değildir.

Demokrasinin sindirilebilir tarafları elbette vardır, hatta ''Kürtçü,Dinci,Seküler,Arapçı,Komünist,Liberal'' aklınıza ne geliyorsa bütün bunları sıklet merkezi olarak gören bir siyasi anlayışla politika yapmak mümkündür...

Ama bir şartla...BU ÜLKEYİ BÖLMEYE çalışmayacaksınız...

Evet bizler demokrasiyi seviyoruz, ona ihtiyacımız var, ilerlemek medeni dünyanın insanlara sunduğu temel hak ve özgürlükler bağlamında ki gereksinimlerimiz demokrasi yolundan geçiyor...

Hepsine kabul...Eyvallah...

Lakin ''Ne yapalım demokrasilerde halk istemiş, oy vermiş, öyle yönetilmek istiyorsa itiraz edemeyiz, saygı göstermek zorundayız'' diyemeyiz...''

Neden mi?

Çünkü hiçbir yönetim şekli, buna demokratik devlet ilkesi dahildir.Devletin varlığını tehdit edecek tavizler vermemelidir.


*     *     *

Öte yandan ''Kayyum atamak yanlıştır, HDP toptan kapatılmalıdır'' dedim ya...

Neden diye soranlara anlatayım...

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası; Devleti tarif ederken şöyledememiştir.

TC; Laik, sosyal, hukuki bir DEMOKRATİK devlettir...

Malumunuz doğrusu şudur;

T.C.; Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir...

Bunun anlamı; belirtilen laiklik, demokrasi ve sosyal devlet ilkesi sadece ve sadece hukuk çerçevesinin içinde yer alabilir demektir.

Dolayısıyla demokrasi dahil her ilke hukukun suç saymadığı, hukukun belirlediği sınırlar içinde hareket etmelidir.

Buna seçim de dahildir, siyasal partilerin eylemleri de...

Kayyum ataması idari bir tedbirdir.

Demokratik seçimleri ve seçilmiş başkanları hukuk sınırlandırmalı, devletin idari tedbirleri, demokratik seçimlere ve seçilmiş başkanlarına sınırlandırma getirmemelidir.

İşte tam bu nedenle kayyum atamasının yerine, yargı gerekeni yapmalı, terörle işbirliği içinde olan HDP'nin bütün siyasi varlığına son vermelidir.

Siyasi partilerin kayyum meselesi karşısında ki duruşlarını da bir sonraki yazıda anlatmak için görüşmek üzere...

Selam ve Saygılarımla...

Yorumlar