Çanakkale Savaşında Salgın Hastalıklarla Nasıl Mücadelede Edildi?

Kaynak:1868 Dergisi Mart 2020 Sayısı
Dr Cahide Sınmaz Sönmez

Çanakkale Savaşında Salgın Hastalıklarla Nasıl Mücadelede Edildi?

Savaş şartlarında yürütülmeye çalışılan sağlık hizmetlerinde kimi zaman bulunamayan ürünlerin yerine pratik çözümler üretildiği de olmuştur. Örneğin cerrahi amaçlı kullanılan ve sıvı şeklinde bir yapıştırıcı olan mastisol yerine sakız kullanımı oldukça sık başvurulan pratik bir yöntemdir.

Yoğun çatışmaların yaşandığı, binlerce şehit ve yaralının verildiği Çanakkale cephesinde savaşan askerler kadar cephe gerisi hizmetleri de önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda Hilâl-i Ahmer Cemiyeti öncelikle cephede yaralananlara tütün, portakal ve ilaç dağıtarak yardım etmeye çalışmıştır.
Yerini yurdunu terk ederek ağır şartlar altında yaşamak zorunda kalan halka yönelik bu yardımların yanı sıra cemiyet Gelibolu, Şarköy ve Tekirdağ’da hastaneler açarak cephe gerisindeki sağlık hizmetlerini karşılamıştır. Hastanelerde yaralanan askerlere yapılan ilk müdahale öncelikle hastanın
ağrısını dindirmek ve acısını hafifletmek için morfin kullanılmasıdır.

Pratik çözümlerle tedavi

Yaraya kaynamış, derinin veya dokuların içine karışmış olan asker giysilerinin temizlenmesi için ise yumuşatıcı niteliği olan borik asit, merhem ya da vazeline başvurulmuştur. Kirli ve açık yaralar aracılığıyla insana bulaşan tetanos hastalığı da önemli bir risk oluşturduğundan bu hastalığın tedavisinde tetanos serumu kullanılmıştır. Bu çeşit tıbbi malzemelerin temininde cemiyet önemli rol oynamış, çok sayıda pravaz şırınga, ameliyathane muşambası, sargı bezinin tedariki için çaba göstermiştir.
Savaş şartlarında yürütülmeye çalışılan sağlık hizmetlerinde kimi zaman bulunamayan ürünlerin yerine pratik çözümler üretildiği de olmuştur. Örneğin cerrahi amaçlı kullanılan ve sıvı şeklinde bir yapıştırıcı olan mastisol yerine sakız kullanımı oldukça sık başvurulan pratik bir yöntemdir.

Sıtmaya karşı sineklikler

Ancak alınmaya çalışılan tıbbi önlemler cepheden artarak gelmeye başlayan yaralılar için yetersiz kalmış, bu duruma Almanya’dan gönderilen tıbbi malzemelerin birçoğunun ya kullanılamaz ya da ihtiyaca uygun olmayan nitelikte olması da eklenince içine düşülen çaresizlik sağlık personelinin
özverisiyle kapatılmaya çalışılmıştır. Bu şartlar altında cemiyet kendisinden talep edilen ihtiyaçları
karşılamak için yoğun bir çaba sarf ederek Gelibolu, Şarköy ve Tekirdağ hastanelerinin yanı sıra cephedeki diğer hastanelere de yardım göndermeye gayret etmiştir. Savaş süresince hastanelerin faaliyeti sadece tedavi üzerine yoğunlaşmamış, çeşitli hastalıklarla da bir o kadar mücadele
edilmiştir. Özellikle Kumkale ve civarında bataklık ve başka yerlerdeki durgun sular nedeniyle ortaya çıkan sıtma hastalığına karşı askerlerin kaldıkları yerlerin mümkünolduğunca sinekliklerle korunmasına çalışılmıştır. Ayrıca çeşitli vasıtalarla vücudun örtülü tutularak sivrisineklerin
ısırmasının önüne geçilmesi ve ateşlenen hastaların kanlarınınalınıp hastalık taşıyanların ayıklanması gibi tedbirlerle sıtma hastalığının yayılması önlenmeye çalışılmıştır.

Menzil temizleme istasyonu

Genellikle bombardımandan korunmak için derin kazılan siperlerin rutubetli ve ıslak oluşu da askerler arasında ishalin yayılmasına neden olmuştur. Dizanteri ve kolera salgınına karşı ise ilaç yokluğunda killi topraktan istifade edilmiş, yeni gelenlere yapılan aşılarla da hastalığın yayılmasının
önüne geçilmeye çalışılmıştır. Alınan bu önlemler sonucunda tifo hastalığından ölenlerin sayısında belirgin bir azalma sağlanabilmiştir.
Olası bit salgını da askeri tedirgin eden bir diğer hastalıktır. Zira bitler vasıtasıyla yayılan tifüs, halk arasındaki söylemiyle lekeli humma, askerler için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Hastalığın yayılmasına karşı seyyar etüv (dezenfekte veya sterilizasyon gibi amaçlarla kullanılan, alet) ile bir menzil temizleme istasyonu açılarak orduya yeni gelen erler temizlenmeye başlanmıştır. Ayrıca birliklere seyyar etüvlerin verilmesine çalışılmış ve yeterli olmadığı durumlarda elbise veya eşyaların sahra fırınlarından geçirilmesi yoluna gidilmiştir. Alınan bu önlemler sonucunda muharebe boyunca tifüsün salgın haline gelmesinin önüne geçilebilmiştir.

Sebze ve taze gıdalar verildi

C vitamini eksikliğiyle ortaya çıkan iskorbüt hastalığına karşı ise kış aylarında dağ eteklerinde bulunan ve askerin de tanıdığı “kuzu kulağı” bitkisinin tüketilmesi sağlanarak tedbir alınmaya çalışılmış, yaz aylarında sebze ve taze gıdalar verilmesiyle de yaygın hale gelmesi önlenebilmiştir.
Hilâl-i Ahmer Cemiyeti cephe gerisinde kurduğu seyyar ve sabit hastaneler, hasta taşıma servisleri, donattığı hastane gemileri, yetiştirdiği hemşireler ve gönüllü hasta bakıcılar aracılığıyla savaş alanında yaralanan ya da hastalanan on binlerce dost ve düşman askerinin bakım ve tedavisine yardımcı olmuş, savaş esirlerine gereken insanî yardımları yapmış; savaştan etkilenen sivil halkın bakımı ve korunması için çaba göstermiştir.

Okuma Önerisi
  • Kızılay Arşivi
  • AKGÜN Karal Seçil, Uluğtekin Murat, Hilâl-i Ahmer’den Kızılay’a, Ankara, 2002.
  • Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, Cilt V, Kitap III, Ankara, 2012.
  • ESENKAYA, Ahmet, “Çanakkale Muharebelerinde Cephede ve Cephe Dışında Sağlık Hizmetleri”, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Yıl 9, Sayı: 10-11, Bahar 2011, s. 25-70.
  • NOYAN, Abdülkadir, Son Harplerde Salgın Hastalıklarla Savaşlarım, Ankara, 1956.
  • ÖZBAY, Kemal, Türk Asker Hekimliği Tarihi ve Asker Hastaneleri, I-II, İst., 1976.
  • Türkiye Kızılay Derneği: 73 Yıllık Hayatı 1877-1949, Ankara, 1950.

Yorumlar