Türkiye'de Neoliberalizmin Sonu Geldi Mi?


Aydınlık gazetesinde Doğu Perinçek'in kaleme aldığı 'Dört Sülüğün Sonu' adlı Türkiye'de korona virüsü sonrası değişen ekonomik düzene ve dünyada değişen dengeleri yazdığı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin eşiğinde olduğu düzeni şöyle tanımladı:
“Kazancın; borsadan, faizden, spekülatif araçlardan ibaret olmadığı, üretimin ve adil dağıtımın esas olduğu bir düzen geliyor.”
Bu tanım, 1980 sonrasında Turgut Özal ve Kenan Evren yönetiminde kurulan düzenin sonuna geldiğimizi saptamış oluyor.

DÖRT SÜLÜĞÜN ÜÇÜ

Vatan Partisi, uzun yıllardan beri 1980 sonrasında kurulan düzenin efendilerini “Dört Sülük” diye tanımlamıştı:
  • Sıcak para komisyoncuları.
  • Dolar ve borsa vurguncuları.
  • Büyük faizciler.
  • Tarikat rantçıları.
Cumhurbaşkanının konuşmasında “tarikat rantçıları” yok. Ancak bunlar ekonomik yoldan kaynaklara elkoyan bir zümre değil, siyasal ilişkileri aracılığıyla kaynakları paylaşıyorlar. Onların da sonu gelmiştir. FETÖ Gladyosunun ezilmesi, ABD emperyalizmine en yakın cemaatten başladı. Kılıç kınından çıktı bir kez.

SINIFSAL SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ

Sayın Cumhurbaşkanı, bu dört sülüğün üçünün saltanat devrinin arkada kaldığını belirtirken, ufukta “Üretim ve adil dağılımın esas olduğu bir düzenin” gözüktüğüne de işaret ediyor.
Türkiye’nin önündeki olay, siyasette ve ekonomide sınıf hakimiyet sisteminin değişmesidir.
ABD merkezli küreselleşme sürecinde, Türkiye’nin hakim sınıf yapısında önemli değişiklikler olmuştu. Ekonominin finans mafyasının denetimine geçmesiyle birlikte, yukarda Dört Sülük diye tanımladığımız zümrelerin saltanatı kuruldu. Emekçiler bastırılırken sanayicilerin ve tüccarların da sistemin kenarına sürüldüğü bir dönemi yaşadık. Küresel sermayenin uzantıları, yalnız emekçi sınıflar üzerinde değil, aynı zamanda millî sermaye üzerinde de bir dikta rejimi kurmuşlardı.

YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR

Koronavirüs belâsı, Küresel Mafyanın şişirdiği tefeci balonunu beklenenden erken bir zamanda patlatıyor.
Konuşmalarımıza, epeyi bir zamandır “Yeni bir dünya kuruluyor” diye başlıyorduk. Eskiyen emperyalist sistemin efendisi, finans mafyasıdır, başka deyişle Türkiye’deki Dört Sülüğün ağababalarıdır. Yeni Dünyada onlara yer yok.

DÖRT SÜLÜĞÜN KAN EMİCİ KARAKTERİ

Dört Sülük ve efendileri, asalak karakterdedir, başka deyişle kapitalizm açısından da ayak bağı oluşturuyorlar. Bunlar, kaynakların rekâbet sistemi içinde, verimliliğe göre paylaşıldığı özel kâr sisteminin hakim güçleri değildir. Marx, kapitalizmin tutarlı olarak gelişmesi halinde, faizin ve arazi rantının bütünüyle ortadan kalkması gerekeceğini vurgulamıştı. Serbest rekâbet sistemi bunu gerektiriyordu. Ortaçağın kalıntısı olan sınıflar, faiz ve toprak rantı yoluyla sanayi ve ticaret kârını oluşturacak artı değerin bir bölümüne elkoyuyorlardı. Bu nedenle Dört Sülük, Üretim Ekonomisinin önündeki başlıca engellerdir.

DOLAR SALTANATININ SONU

Dolar saltanatı da, serbest rekâbetin ve kapitalist değişim ilişkilerinin tasfiyesiyle kuruldu. Maliyeti üç kuruş etmeyen bir kağıt parçasıyla 100 Dolar değerindeki malı değişmenin, kapitalizm içinde bir açıklaması yok. Ama mafyalaşan emperyalizm, olayı açıklıyor.
Serbest rekâbet ilişkilerinde mallar eşdeğerleriyle değişilir. Doların egemen olduğu değişim sistemi, kapitalizmin rasyonalini, akılcılığını yıkıma uğrattı. Şimdi Dolar saltanatının sonuna geldik. Türkiye’nin ufkunda görünen yeni düzen de, Dolar saltanatının yıkılmasıyla bağlantılıdır.
Bu süreci Bilimsel Sosyalizm ve Bilim kitabının “Yeni Devrimler Çağı” başlıklı VI. Bölümünde ele aldık. Mafyalaşan kapitalizmi, ekonomideki sanallaşmayı, Mafya-Gladyo diktasını, Yeni Ortaçağ adı verilen olayı, 20. ve 21. Yüzyılın emperyalizmini, İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan Uluslararası Haraç Sistemini, insanlığın Küreselleşme sürecinde karşılaştığı büyük yıkımı ve ufukta gözüken Yeni Kamucu Uygarlığı orada bulabilirsiniz.

ÜRETİM DEVRİMİ

Türkiye, bir iktidar değişikliği sürecine girmiştir.
Üretim Devrimi, ABD Merkezli küresel sisteme ve işbirlikçi Dört Sülüğe karşı bütün üretici sınıfların devrimidir. İşçi, çiftçi, memur, esnaf, her boydan sanayici ve tüccar, bu devrimin güçlerini oluşturuyor.
Üreticilerin Millî yönetimi, Türkiye’nin ufkundadır.

FİLM

Costa-Gavras’ın Kapital adlı filmi, dünya banka sermayesinin şişirdiği balonun serüvenini cesaretle işliyor.
2012 yılında çevrilen filmin mesajı: Balon patladı patlayacak! Fransız yapımı filmde usta yönetmenliğin örneklerinden birini seyrediyoruz.

Yorumlar