- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
IMALAT-I HARBİYE...
Milli Mücadele'de nasıl bir rol oynadıklarını bilir misiniz? O gizli kahramanlar olmasaydı ne olurdu? Başlı başına bir kitap konusu... “Sakarya” ve “zafer” kelimelerini aynı cümlede kullanmamızı sağlayan gizli kahramanlar!
Tüm topların kamaları alınmış olduğundan yerlerine yenilerinin yapılması gerekmekteydi. Kamaya elverişli demir blok olmadığından pirinç kama dökümüne çalışılmıştır. Pirinç külçesi olmadığından terazi dirhemleri, nargile başlıkları, pirinç mangal ve maşaları kullanılmıştır.
Bulunan bu hurdalarla ancak bir adet kama dökümü yapılmış ancak pirinçler aynı nitelikte olmadığından bu döküm işe yaramamıştır. Bunun üzerine cephede atılmış top mermilerinin pirinç kovanları üzerinde deneme yapılmış ve olumlu sonuç elde edilmiştir.
Cephede 105’lik Skoda obüs topları bulunmaktaydı. Ancak eldeki cephane 105’lik Alman obüs cephanesiydi. Bu cephaneyi Skoda topuna uydurmak gerekiyordu. Bunun için top namlusu üzerinde hartuç yatağında değişiklik yaparak bu mermilerden faydalanılabileceği düşünüldü. Nazilli’de bulunan pamuk fabrikalarından işe yarar bir torna tezgâhı bulunmuştur. Bunun üzerine Dinar’da bulunan mevcut 7 adet Skoda obüsü Denizli’ye getirilerek Bondozoplu’nun fabrikasında hartuç yataklarında değişiklik yapılmıştır.
İlk yapılan top kaması, lokomotif çelik dingilinden yapılmış ve kalitesi uygun bulunduğundan bütün kamalar bu numuneye göre yapılmıştır. Felah Grubu’nun çalışmalarıyla top ustalarından emekli Yüzbaşı Arap Hasan, nişangâh ustası İbrahim, Kazancı Ahmet, Tornacı Fazlı,topçu ustası Nazım Beylerin Eskişehir Tamirhanesine katılmalarıyla faaliyetler arttırılmıştır. Bu tamirhanede bir yıl süren çalışmalar sonucunda, İtilaf Devletleri tarafından kamaları ve nişangâhları çıkarılmış olan 98 top için kama ve nişangâh yapılarak kullanılır hale getirilmiştir. Bu fabrikanın özellikle Sakarya Savaşı’nda büyük faydası olmuştur.
1921 senesinde yeniden açılan mermi ve fişek yapım evleri 1,5 milyona yakın piyade fişeği, 400.000’den fazla top mermisinin değişimi yapılmıştır. 1922 yılı Şubat ayında günde 400 top mermisi, 24.000 piyade fişeği, 250 bomba, 100 kasatura ve süngü hazırlanmaktaydı.
İmalat-ı Harbiye’den bahsederken “Eskişehir Cer Atelyesi” de ayrı bir bölüm açılması gerekenlerdendir. Kitapta sayfalarca anlatılması gereken bu kahramanları burada birkaç satıra sığdırmam gerekiyor; affetsinler. Osmanlı döneminde, Almanlar tarafından İstanbul - Bağdat demiryolunun işletmesi için “Anadolu-Osmanlı Kumpanyası” oluşturulurken, 1894 yılında Eskişehir’de küçük çaplı bir bakım ve revizyon atelyesi de kurulur.Mondros Mütarekesi’nin ardından tüm demiryolu ağımızla birlikte bu atölye de İngilizlerin kontrolüne geçer. 23 Ocak 1919’da bir İngiliz birliği kente gelerek atelye ve depolarının denetimini eline alır.
20 Mart 1920’de Kuvayı Milliye’nin baskısıyla İngilizler Eskişehir’ i terk eder. Atelye Milli Güçlerin eline geçmiştir. İlk iş olarak Kumpanya zamanından kalma ismi değiştirilir. Artık adı Millî Mücadele’nin unutulmazları arasına girecek “Eskişehir Cer Atelyesi”dir.
Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa anlatıyor; “...Elimizde yedi adet on beşlik top vardı. Bunları muhtelif depolarda terk edilmiş olarak bulduk. Lakin işe yaramadan, sadece boru olarak duruyorlardı. Çünkü kamaları alınmıştı. Eskişehir Cer Atölyesi'nde kamaları yapıldı. Sakarya Meydan Muharebesi'nde ve Büyük Taarruz'da kullanıldı.
İsmet Paşa'nın eksik bıraktığı detayları Eskişehir Cer Atölyesi ustalarından Ahmet Akar tamamlıyor; “...İmalat-ı Harbiye'den (Askeri Fabrikalar) iki genç subay geldi, torbalarından işçi tulumlarını çıkardılar ve şahmerdanın başına geçtiler. Vagon akslarını bu şahmerdanla dövüp, torna tezgâhında oyarlar. Bu şekilde üretilen kamalar toplara takılır ve Eskişehir Ovası'nda ilk denemeler yapılır.
Ahmet Akar, denemenin sonucunu o günlerin heyecanıyla şöyle açıklar; “Eskişehir Ovası'nda top salvoları yankılanırken göz yaşlarımız sel gibi aktı, mükâfatımız sevinç gözyaşları oldu. İş yoluna girer, top kamaları için seri üretime geçilir. Ancak ilerleyen Yunan kuvvetleri 20 Temmuz 1921'de Eskişehir'e girer, Eskişehir Cer Atölyesi bir kez daha yabancı ellere geçer.
Ama o şahmerdan, torna tezgâhları, vagon aksları ve tabii ustalar çoktan Ankara'nın yolunu tutmuşlardır. Onlara atölye olarak Ankara'da Süvari Kışlası'nda yer gösterilir. İlk iş ahırlardaki at pisliklerinin temizlenip yerlerin düzeltilmesi olur.
Ardından itinayla şahmerdan, torna tezgâhları ve diğer alet edevat yerleştirilir. Ve kapıya elle yazılmış bir tabela asarlar: 'ESKİŞEHİR CER ATELYESİ”
Millî Mücadele’nin bu isimsiz kahramanları İmalat-ı Harbiye bünyesinde cephedeki Mehmet’in en büyük güvencesi olur. İngilizlerin “artık kullanılamaz” dedikleri topları birer birer cepheye gönderirler. Sakarya’da da, Dumlupınar’da da onların imzası vardır.
Eskişehir Cer Atelyesi yuvasına, Eskişehir’e zaferden 3 gün sonra; 2 Eylül 1922’de geri döner ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürlüğü’ne bağlanır.
İmkansızı başaranların destanı Millî Mücadele ile bitmez. 4,5 ayda motoru bile yerli üretim olan ilk/tek Türk arabasını yine onlar yapacaktır; Devrim!
Ersoy Zengin., 2017., Milli Mücadele Yıllarında İmalat-ı Harbiye Fabrikaları., Mavi Atlas, 5(1)/2017: 201-223 Mahmut Kiper., 2010., Cumhuriyet Demiryolunun Kuvvet Üssü: Eskişehir Cer Atelyesi., TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası Dergisi., Sayı 5., ss 23-26.
atatürk
bilinmeyen tarih
DEVRİM
kurtuluş savaşı
Kuvayı Milliye
milli araba
milli mücadele
tarih yazıları
türk
türkiye
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder