Anadolu Arkeolojisi, Sümer ve Hitit Çalışmalarının Öncüsü Atatürk

Atatürk, 1920’ de Tarihi Eserlerin Korunması, Anadolu Arkeolojisi, Sümer ve Hitit Bilimsel Eğitim ve Öğretimini Başlattı

1920 yılında Millet Meclisinde Milli Eğitim kadrosuna ilave olarak eski eserleri toplama ve koruma müdürlüğü kuruldu. Bu müdürlüğün görevi; tarihsel araştırmalara yarayacak belgeleri kütüphanelerde, arşivlerde, müzelerde toplamak ve yeni müzeler açıp, bulunan eserleri sergilemekti.

1934 yılında ise Dil Tarih Coğrafya Fakültesini kuruldu ve Almanya’dan 1200 Türk kökenli Musevi bilim insanı getirtildi. Tüm gereksinimlerini karşıladı ve çevirmenlerle derslere başlanıldı. Bilim insanlarında tek istenen iki yıl içinde Türkçe ders verecek düzeyde Türkçeyi öğrenmeleriydi. Ayrıca eğitim sistemini kurmak üzere İsviçre’den Prof. Albert Malche çağrıldı. Bu bilim insanlarının katkılarıyla Hukuk, Siyasal Bilgiler, Ziraat, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülteleri, konservatuar, bale, opera, tiyatro okulları açıldı ve İstanbul Üniversitesi çağdaşlaştırıldı.

Anadolu’yu anlamak için bu bölge üzerine etkileri olan Anadolu medeniyetlerini ve yazılanları bilmek gerekiyordu. Bu milletler:  Çin, Hint, İran, Arap, Rus, Macar, Latin, Batı milletleriydi. Anadolu medeniyetlerinin dillerini, tarihlerini, yazdıklarını bilmek, konu uzmanları yetiştirmek için Hititoloji, Sümeroloji, arkeoloji, antropoloji, genel tarih ve coğrafya bölümleriyle batı yazılı kaynaklardan yararlanmak için Almanca, İngilizce, Fransızca dilleri eğitimi fakülteleri açıldı.

Yapılan çalışmaların amacı; Türklüğü, Türk tarihini araştırmak, öğrenmek ve geleceği bu bilgilerle kurmakla ilgili çok geniş ve derin bir düşüncenin ürünüydü.

Türk insanları açılan bu eğitim kurumlarına bilgilenmek için yoğun çaba sarfettiler. Böyle çalışkan öğrenci görmedik dedirtecek kadar ciddi ve yoğun çalışmalar yaptılar. Bu eğitim kurumlarında yetişen gençler Türkiye’nin geleceğini kurdular ve dünyanın her yerine yayılarak örnek bilim, eğitim, iş insanları oldular. Her türlü hırpalanmaya rağmen bugün her konuda yüz binlerce yetişmiş insanlarımız vardır.

Osmanlı döneminde halk için “KUL” adı kullanılmıştı. Türk adı neredeyse unutulmuştu. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte “Türk Milleti” olundu. Yabancıların ders kitaplarında aşağılanan Türkler kendilerini tanımaya, kültür, sanatta çok hızlı bir biçimde yenilikler oluşturmaya başladılar.


Atatürk, Anadolu ve çevresinin tarihi değerlerini iyi bildiği için 1935 yılında kendi bütçesinden üç bin TL vererek Alacahöyük, Ankara-Ahlatlıbel kazılarını Türk Tarih Kurumu desteği ve Arkeolog Remzi Arık, Hamit Zübeyir Koşay ile başlattı. Bu çalışmalarda çok önemli bulgular elde edildi. Kazıları günlük izledi.  Tarih araştırmalarında; Arkeoloji, Antropoloji ve Genetik Bilimi ön planda gelir. Bu dönemde yapılan kazılar Anadolu’da Türklerin yaptığı ilk kazılardı.

Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine gelindiğinde erkeklerde yüzde 2,5, kadınlarda binde bir okuryazar oranı vardı. Bugün her meslek alanında yüzbinlerce yetişmiş diplomalı insanlarımız var ve dünyanın çeşitli ülkelerinde bilimsel kazı araştırmalarını başarıyla devam ettirmekteler.

Osmanlı döneminde Anadolu’da tek müze bulunuyordu. Bu müze Osman Hamdi beyin kurduğu İstanbul Arkeoloji Müzesi'ydi. Atatürk tekrar Kilise yapılması istenen Ayasofya Camisini ve Cumhuriyetin Kuruluşundan 6 ay sonra da Topkapı Sarayını Müze dönüştürdü. Ankara Eti Müzesi (Bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi),  Etnografya Müzesi (Türk Yaşam Müzesi), İstanbul Resim Heykel Müzeleri de Atatürk’ün öngörüleriyle kuruldu.

Batının; dört yüz yıl önce başlattığı Rönesans, iki yüzyıl önce Fransız devriminde ve sanayi devriminde yapılanları Türkiye on beş yıl içinde yaptı ve etkileri de sonsuza kadar sürecektir. Bunlara ek olarak harf devrimi, kıyafet devrini, ölçü, saat, takvim gibi devrimler gerçekleştirildi. Kadınlar çarşaftan kurtuldu, işte, eğitim de eşit haklar verildi. Kadınlar eğitim için okullara koştular ve çoğu bir ay gibi kısa sürede okuma yazmayı öğrendiler.  Ayrıca resim, heykel, müzik, dans, tiyatro eğitimlerini de aldılar. Balolarda, çay bahçelerinde, sinemalarda kadın erkek birlikte eğlenebilecek özgürlüğe kavuştu.

Yazımda 1920-1938 yılları arasındaki on sekiz yıllık başarılanları sizlere kısaca özetlemeye çalıştım.

Yazar: Metin Cansız

7 Ekim 2022

Kaynakça

Muazzez İlmiye Çığ, Atatürk ve Sümerliler, Kaynak Yayınları

Yorumlar