- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Nuh Tufanı Sümer Tabletlerinden Tevrat’a Oradan da Diğer Kutsal Kitaplara Geçti
Kutsal Topaloğlu’nun Tanrı’nın Temsilcileri adlı kitabı heyecan dolu bir polisiye olmanın ötesinde Dinler Tarihi ve Antik Uygarlıklar konusunda çok farklı bilgiler de içeren eşsiz bir roman. Kitapta M.Ö. 587 yılında kendi topraklarından sürgün edilerek Babil şehrine gönderilen Yahudilerin bu şehrin dininden ve kültüründen çok etkilendikleri anlatılıyor. Babil’de yaşayan Yahudi seçkinlerinden Ezra, M.Ö. 399 yılında dini lider olarak Kudüs’e atandıktan sonra, o zamana kadar sözlü olan Tevrat’ı yazıya geçirir. Kırk günde, beş yazıcıya Tevrat’ı yeniden yazdırdığını söyleyen Ezra’ya dönemin din adamları, Tevrat’ta olmayan çok sayıda hikâyenin de Ezra tarafından kitaba eklendiğini söyleyerek itiraz etmişlerdi.
19. yüzyılda Mezopotamya’da yapılan arkeolojik kazılar sırasında bulunan tabletlerde Tevrat’ta yer alan pek çok hikâyenin orijinal olmadığı ve Tevrat’tan en az iki bin yıl önce Sümerler tarafından yazıya geçirilmiş olduğu saptanmıştı. Bu hikâyeler Sümer mitolojilerinden sırasıyla Akad, Asur ve Babillere geçmiş oradan da Tevrat’a ve diğer kutsal kitaplara aktarılmıştı. Bu hikâyelerden birisi de Nuh Tufanı idi.
Romanda Sümer tabletlerindeki tufan ile Tevrat’taki tufan kıyaslanarak aktarılıyor.
Sümerlerde Nuh Tufanı: Tufan haber verilince Kral Ziusudra kendisine söylendiği gibi büyük bir gemi yapar. Daha sonra tufan başlar ve yedi gün boyunca sürer. Yedinci günün sonunda gemi, Nisir dağına oturur. Ziusudra yedi gün burada bekledikten sonra bir güvercin salar dışarı. Güvercin, konacak yer bulamayıp geri döner. Daha sonra bir kırlangıç gönderi ancak o da geri döner. Son olarak uçurduğu kuzgun geri dönmeyince yanındakilerle birlikte gemiyi terk eden Ziusudra, dışarı çıkıp Tanrılara kurbanlar ve içki sunar.
Tevrat’ta Nuh Tufanı: Rab, Nuh’a bozulan insanları yok etmek için bir tufan göndereceğini haber verdikten sonra Nuh’tan bir gemi yapmasını ister. Nuh, gemiyi yaptıktan sonra tufan başlar ve kırk gün boyunca sürer. Sular ancak yüz ellinci günde azalmaya başlar. Gemi yedinci ayda bir dağa oturur. Nuh, kırk gün daha bekleyip suların tümüyle çekilip çekilmediğini anlamak için önce bir kuzgun bırakır dışarı. Kuzgun geri gelince bir güvercin, o da dönünce yeni bir güvercin gönderir. Üçüncü olarak salınan güvercin geri dönmeyince Nuh Peygamber yanındakilerle birlikte gemiden ayrılır ve dışarıda kurbanlar kesilir.
Kutsal Topaloğlu’nun Tanrı’nın Temsilcileri adlı kitabı, okumaya başlayınca bir daha elinizden bırakamayacağınız, sürükleyici, gerilim dolu, müthiş bir polisiye roman. Tanrı’nın Temsilcileri, dinler tarihi, eski uygarlıklar ve Şamanizm gibi pek çok konuyu da içeren, benzerlerinden farklı bir kitap.
Washington’da yaşayan yirmi iki yaşındaki Joshua’nın yolu hiç beklenmedik şekilde Çift Başlı Kartal ile kesişir. Çift Başlı Kartal ilk olarak, Masonlar Müzesinde karşısına çıkar Joshua’nın. Ancak bu kadarla kalmaz. Farklı dinlerin, toplumların, ülkelerin, şehirlerin, üniversitelerin, kamu kurumlarının simgesi olan Çift Başlı Kartal, kısa süre içinde Joshua’nın yaşamını alt üst eden bir imgeye dönüşür. Joshua küçükken kaybettiği babasının fotoğrafına bakarken bir kez daha karşılaşır Çift Başlı Kartal’la. Babası Erzurum’da Çifte Minareli Medrese’nin önündedir, arkasında ise Çift Başlı Kartal görünmektedir.
Çift Başlı Kartal’ın izini süren Joshua, Washington’dan İstanbul’a, oradan da Erzurum’a gelir. Çifte Minareli Medrese’den sonra ziyaret ettiği Atatürk Üniversitesi’nde kendisine yardımcı olabilecek bir akademisyenle tanışır Joshua. Fırat ve Dicle nehirleri boyunca bir araştırma yapacak olan hoca ile birlikte yollara düşen Joshua’nın Eğin’den (Kemaliye) başlayan macera dolu yolculuğu, Keban Baraj Gölü’nün kıyısından Nemrut Dağı’nın eteklerine ulaşır. Urfa üzerinden Harran, Halfeti ve Zeugma Antik Kenti'ni gezen ikili daha sonra Fırat’ın izinde Suriye ve Irak’a geçer. Irak’ta Ramadi’de başladıkları yolculuk Aşağı Mezopotamya üzerinden, Fırat’ın Basra Körfezine dökülen sularıyla birlikte son bulur.
Joshua, Fırat’ın doğduğu topraklardan döküldüğü yere doğru ilerlerken, Washington’da başlayan bir cinayet soruşturması da beklenmedik bir şekilde Türkiye’ye uzanır. Kitap, Fırat ve Dicle gibi farklı kollardan beslenerek gelişir, Türkiye’den Suriye’ye, oradan Irak’a akar. Aşağı Mezopotamya’da Basra Körfezi’nde denize dökülen sularla birlikte roman da çarpıcı bir finale doğru adım adım ilerler. Gerilim dolu bu yolculuk sırasında Joshua ile Hoca vardıkları her yerde eski uygarlıkların ve inanışların da izini sürerler: Nemrut’ta Kommagene Krallığı; Urfa’da Zerdüştler ve İbrahim Peygamber, Irak’ta Antik Mezopotamya uygarlıkları ve Sümerler.
Bu gerilim dolu yolculukta, sanki Çift Başlı Kartal da Joshua’yla birliktedir, ancak Joshua, Kartal onu tehlikelerden koruyor mu, yoksa ölüme mi götürüyor bir türlü emin olamaz.
Gerilimin bir an bile eksilmediği kitap sizi bir yandan cinayet soruşturması üzerine sorular sormaya iterken diğer yandan Atalar Kültü, Şamanizm, Gök Tanrı Dini ve eski uygarlıklar üzerine düşünmeye yöneltiyor.
Müthiş bir gerilim, usta işi bir kurgu ve şaşırtıcı bir final.
KAYNAK
http://www.bilgiyayinevi.com.tr/nuh-tufani-sumer-tabletlerinden-tevrat-a-oradan-da-diger-kutsal-kitaplara-gecti
İlginizi Çekebilecek Konuyla İlgili Diğer Yazılar
anadolu
anadolu medeniyetleri
arkeoloji yazıları
BİLİM
çatalhöyük
dini yazılar
dinler tarihi
gelenekler
ilkçağ uygarlıkları
tarih yazıları
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder