Enver Paşa'nın hayatı ve Türk Devriminin Önderleri Onun hakkında Ne Düşünüyordu (1882-4 Ağustos 1922)





Enver Paşa'nın hayatı ve Türk Devriminin Önderleri Onun hakkında Ne Düşünüyordu (1882-4 Ağustos 1922)

Tarihte Bugün / 4 Ağustos 1922

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderlerinden, 1908 Hürriyet Devrimi Kahramanı, I. Dünya Savaşı'nda Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa, 4 Ağustos 1922'te Buhara'da girdiği çatışma sonrasında hayatını kaybetti.

Enver Paşa 6 Aralık 1882'de İstanbul'da doğdu. Enver Paşa, Fâtih Mekteb-i İbtidâîsi’ne girdi ve okulun ikinci sınıfında iken babasının Manastır vilâyeti Nâfia fen memurluğuna tayini üzerine öğrenimine bu şehirde devam ettikten sonra yine aynı yerde askerî rüşdiye ve askerî idâdî tahsilini tamamlayarak Mekteb-i Harbiyye-i Şâhâne’ye girdi. Daha o sıralarda, yüksek okullarda yaygın olan II. Abdülhamid aleyhtarı propagandadan etkilendiği otobiyografisinden anlaşılan Enver Bey, Mekteb-i Harbiyye-i Şâhâne’yi dokuzuncu olarak bitirip erkânıharp sınıfı için ayrılan kırk beş kişilik kontenjan içerisine girmeyi başardı. Erkânıharp eğitimi sırasında bir defa Yıldız Sarayı’na götürülerek sorgulandıysa da hüküm giymedi.

Enver Paşa, 3 Temmuz 1908’de Makedonya dağlarında başlayan büyük yürüyüşe çıktığında Binbaşı rütbesindeydi. Atak ve gözü pekti. Çıktıkları yol 23 Temmuz 1908 günü başkent İstanbul’da zafere ulaştı ve anayasal düzene tekrar geçilerek tarihi süreçte yeni bir safha başladı. meşrutiyet İstanbul’da ilan edildiğinde “kahraman-ı hürriyet” unvanıyla ön plana çıktı. Enver Paşa, 5 Mart 1909’da Osmanlı Devleti’nin Berlin Askerî Ataşesi olarak görevlendirildi. İtalyanların Trablusgarp’a saldırmaları üzerine yurda döndü ve 3 Eylül 1911 tarihinde Selanik’te yapılan İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez-i Umumi toplantısında İtalyanlara karşı bir gerilla savaşı yürütülmesi fikrini savundu ve bu görüşünü diğer Cemiyet üyelerine de kabul ettirdi. Enver Paşa, büyük güçlere teslim olan ve devrimci kadroları biçmeye çalışan İngiliz yanlısı Kâmil Paşa yönetimine 23 Ocak 1913 Babıâli baskınıyla son verdi.

İkinci Balkan Savaşları sırasında zor durumda kalan Bulgaristan, Edirne’yi boşaltınca, 23 Temmuz 1913’te Edirne’ye giren ilk Osmanlı kuvvetlerinin başında Enver Bey’in de bulunması “Edirne Kahramanı” olarak anılmasını ve ününün daha da artmasını sağladı.


Enver Paşa, 8 Ocak 1914 tarihinde Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği görevini de üstlendi ve ilk iş olarak Birinci Balkan Savaşı’nda bozguna uğrayan Osmanlı ordusunun yeniden düzenlenmesi işine girişti. Enver Paşa’nın I. Dünya Savaşı sırasındaki fiilî tek kumandası Kafkas cephesinde olmuştur. 1 Kasım 1914’te Osmanlı-Rus sınırını tecavüz eden Ruslar 4 Kasım’da Köprüköy’e gelmişler, Enver Paşa da 3-4 Kasım tarihinde Osmanlı ordusuna ilerleme emri vermiştir. Cepheye giden Enver Paşa, ileri harekâta derhal girişilmesi fikrine karşı çıkan Hasan İzzet Paşa’yı görevinden aldı ve 18 Aralık’ta ileri harekâtı başlattı. Maiyetindeki kumandanların itirazlarına rağmen ileri harekâtı ağır kış şartları altında sürdüren Enver Paşa, Sarıkamış Harekâtı olarak anılan bu harekâtta 90.000 kişilik ordu mevcudunun çok büyük bir bölümünün Allahüekber dağlarında donarak ölmesi veya Ruslar tarafından öldürülmesi üzerine 10 Ocak 1915’te cepheyi terkederek İstanbul’a döndü. Bunun dışında savaş sırasında aktif cephe görevi yapmamış olan Enver Paşa’nın prestiji söz konusu bozgun sebebiyle sarsıldı. 14 Ekim 1918 tarihinde Talat Paşa kabinesinin istifası ile Enver Paşa’nın da Harbiye nâzırlığı sona erdi.

Enver Paşa ve ittihatçı arkadaşları 1918 yılının 1 Kasım’ı 2 Kasım’a bağlayan gecesi bir Alman torpidosu ile yurdu terk ettiklerinde hepsinin amacı en kısa zamanda tekrar çok sevdikleri vatanlarına geri dönmekti. Yurdu terk etmelerinin nedeni adil olmayan mahkemelerde yargılanıp cezalandırılacaklarını düşünüyor olmalarıydı. Enver Paşa ve diğer İttihatçı arkadaşları 3 Kasım 1918 tarihinde Sivastopol’a ulaştılar. Enver Paşa önce Moskova’ya oradan da Bolşevikler ile anlaşarak Güney Kafkasya’ya geçmek istiyordu. Enver Paşa Berlin’den Moskova’ya gidebilmek için Nisan 1919 ile Ağustos 1920 tarihleri arasından tam dört defa yola çıkmış, her defasında engellerle karşılaşmış ve ancak dördüncü denemesinde Moskova’ya ulaşabilmiştir.

Anadolu’da Sakarya Savaşı kazanılması, Mustafa Kemal’in Milli Mücadeledeki liderliği tartışmasız hale gelmesinden sonra Enver Paşa’da Anadolu’da ikilik çıkarmamak hem de kendisi için bir başarı şansı görmediğinden, yanında Teşkilat-ı Mahsusa’nın eski liderlerinden Kuşcubaşı Hacı Sami ve bir kısım eski ittihatçılarla birlikte Bakü’den Buhara'ya geçti. Burada Türkistan'ın bağımsızlığını sağlamak için Ruslarla mücadeleye girişti. Ancak 4 Ağustos 1922'de giriştiği bir çatışmada öldürüldü. Çegan Tepesinde şehit olan Enver Paşa'nın mübarek naaşı 3 Ağustos 1996 tarihinde İstanbul'a getirildi... 4 Ağustos 1996 tarihinde, Şişli’deki Abide-i Hürriyet anıtına defnedildi.

Türk Devriminin Önderleri Enver Paşa Hakkında Ne Düşünüyordu?

Mustafa Kemal Atatürk Enver Paşa'yı şöyle değerlendirir: “Öyle sanıyorum ki Enver Paşa ile aramızda en büyük fark da birimizin gerçekçi, diğerimizin hayalci oluşudur. “

Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk Enver Paşa'nın başarısız olacağını öngörmüştü; “Enver kat'iyyen muvaffak olamaz ve Enver'in teşebbüs ettiği hareket ne kadar çok mukavemet ederse, neticede duçar olacağı harabi o kadar şedid olacaktır.

Ali Fuat Cebesoy, anılarında Enver Paşa'ya ilişkin önemli bilgiler verir ve şu değerlendirmeyi yapar: “Enver Paşa, Meşrutiyet İnkılâbından sonra Türk ordusunun düzenleme ve gençleştirilmesinde büyük hizmeti olan, vatanını çok seven, vatanından ayrı kaldıktan sonra onun aşkı ile yanıp tutuşan, onun hizmetine koşmak için çırpınan fedakâr bir askerdi. Ne yazık ki, kader onun yolunu değiştirdi.”

Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa'yı şöyle anlatır: “Muhakkak ki bir aksiyon adamıydı. Ve tarih içinde bir büyük misyonu olduğuna inanıyordu. Ama çağı, çağın şartlarını ve akımlarını, jeopolitik denilen tarihi-coğrafi şartlar kombinezonlarını değerlendirmekte, muhakkak ki yetersizdi. Kumandan olmaktan ziyade teşkilatçı, ama güçlü bir disiplin adamıydı.“

Talât Paşa, ölümünden kısa süre önce Herbert Aubrey’le yaptığı görüşmede, Enver Paşa’nın “yürekli bir adam ve vatansever olduğunu” vurgular. Onun “ülkesi için elinden geleni yaptığını” söyler.

Dönemin gazetecisi Hüseyin Cahit Yalçın, 'Biz, vatan ve millet sözcüklerini ağzına alamayan ve kimsenin ağzından işitmeyen bir kuşağın çocuklarıyız.' der. İşte bu kavramları ve daha fazlasını Enver Paşaların önderlik ettiği Jön Türk Devrimiyle kazandık.
Enver Paşa’nın silah arkadaşı, Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa, Avrupa’dan Afganistan’a dönerken Tiflis’ten Mustafa Kemal Paşa’ya 9 Temmuz 1922 tarihinde gönderdiği mektupta Enver Paşa’yı eleştirir ve tuttuğu maceracı yolda başarılı olamayacağını vurgular.

Kaynaklar:

https://www.aydinlik.com.tr/haber/gozu-pek-jonturkun-100-olum-yil-donumu-enver-pasayi-olume-goturen-hatasi-330630

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/enver-pasa-1882-1922/

Yorumlar